Friday, January 8, 2010

Her yıldız sistemi bizimki gibi bir anne ördek ve etrafında dönen yavrulardan ibaret değil bildiğiniz üzere. Bazı sistemlerin merkezinde birbiri etrafında dönen, biribirnde ayrılması mümkün olmayan, birinin parlaklığını yerine göre diğerinin gölgelediği iki yıldız mevcut. Bu yıldız sistemlerine verilen isim ikili yıldız sistemi. (İngilizcesi binary star, bir de double star var ama aralarındaki fark bu yazının konusu ile çok alakasız olacak sanırım , ilgilenenlere http://en.wikipedia.org/wiki/Double_star#Distinction_between_binary_stars_and_other_double_stars )

Orloftanda bu saçmalığa ne gerek vardı derseniz, NBA de son 12-13 yıldır ikili bir yıldız sistemi sayılır. Galaksinin gelmiş geçmiş en büyük yıldızının emekliliği sonrasında merkeze iki yıldız yerleşti.

Yazarın kim olduğunu da hesaba katarsak, ilk ele alınacak ismin Kobe olması kimseyi şaşırtmayacaktır. Lakers; genç, küstah ve yetenekli gardları bulup onları birer ilah yapmak konusunda oldukça yetenekli bir organizasyon sanırım. Daha önce de, henüz çaylakken uçakta sakat olan Jabbar’ın koltuğuna oturan ve final serisinin Philadelphia’daki maçta sona ermesinden korkan takım arkadaşlarına “Don’t worry guys, Magic is here!” diyen bir gardları vardı 

14 sezon, bu 14 sezonun 3 ü dışında hepsinde birinci turun ötesinde playoff macerası, toplam 42.000’in üzerinde dakika ve bu sürede maç başına ortalama 25.2 sayı, 5.3 ribaund, 4.6 asist ve 1.5 top çalma sığdırmış adam. Bu sezonların birisinde 35.4 sayı ortalaması mevcut, ayrıca 81 sayı efsanesi, 4 şampiyonluk, “Ben, sen, ozan” ayarında takımlarla playoffa çıkma başarıları (Smush parker, kwame brown, chris mihm’in ilk 5 oynadığı takımlar), NBA’in en renkli, en garip, en büyük şahsiyeti ile yaşanan tartışmalar (Big Dallama), tecavüz suçlaması...



Kobe Bryant; ya sever ya nefret edersiniz ama kayıtsız kalamazsınız.

Evet, çaylak sezonundan itibaren yıldız olanlardan birisi değildir Bryant, ilk sezonunda sadece 7.6 sayı ortalaması ile oynamıştır. Evet takım basketbolunu oynayamadığı, takım arkadaşlarını daha iyi yapamdığı (pun intended :) ) söylenmiştir. (John stockton ile chris paul ü tek bir vücuda klonlasanız ve bunları farklı boylarda 4 tane üretip aralarına Kwame Brown’u koysanız brown yine 15 sayı atamaz maç başına, ya da reggie ve bird için aynısını yapıp smush parker kullansanız yine patlar ama neyse...)

Aynı zamanda NBA’in çalışma ve kendini geliştirme konusunda en obsesif-kompülsif insanı olduğu, sakatlıklardan yılmamak söz konusu olunca bir basketbolcudan çok bir süperkahramandan beklenecek hareketler yaptığı da aşikardır.

Kim ne derse desin, sonuç olarak Kobe’yi izlerken attığı her adımda ve her şutta o kareografiyi onbinlerce kez çalışmış bir balerin kadar kendinden emin olmasına, oyunun her alanında tanrı vergisi yeteneğini üstün bir çalışma ile tamamlamaya çalışmasına hayran olmamak mümkün değil.

Madem bu kadar parlak bir yıldız Kobe, onunla birlikte galaksinin merkezini paylaşabilen, onun parıltısını zayıflatabilen kişi kim? Taçsız kral LeBron mu? Yoksa Shaq mi? Hayır ve hayır. Ama zaten orloftan üyeleri bu sorunun cevabını çoktan vermiştir.

13 sezon... Ortalama 21.2 sayı... En düşük sezon ortalaması 18.6, en yükseği ise 25.5... Çaylak sezonunda 21.1 sayı ortalaması...Heryerde 3 nokta olmamalı... Neyse... 11.6 ribaund ortalaması... En düşük 10.1, en yüksek ise 12.9...



Bu adamın ortalama 20 sayının altında oynadığı sadece 4 sezon var; 19.8, 19.3, 19.3, 18.6 ... (Bu sezon dahil). Yani her akşam 20-10 dediğiniz uzunlar vardır ya. İşte ağababaları. Adam kendi başına istatistiksel bir anomali.

Tim Duncan... 4 şampiyonluk. 13 yıl boyunca farklı kadrolar ile sürekli zirveye oynayan bir takım. Bu takımın merkezinde, ağaç gibi bir gövde, parlak bir zeka ve bön bön bakan gözler ile Tim Duncan. Pota altı savunmasında kolları ve bacaklarından çok aklını kullanabilen ve bununla muhteşem bir savunmacı olmayı başarabilen tanıdığım tek adam.

Tim Duncan... Hücumda sahanın neresinde olması gerektiğini an be an bilen, gereksiz 1 kalori yakmadan, şov amacı gütmeden saf basketbol oynayarak da NBA’de başarılı olunabileceğini kanıtlayan adam.

Tim Duncan... 20 sayı ve 11 ribaund ortalaması ile sezonu bitirdiğinde kimsenin dönüp bakmadığı adam. Bunun 13 sezondur yapan adam. Tarihin gelmiş geçmiş, tartışmasız, en underrated süperyıldızı.

Tim Duncan... D&D hastası olan, nerd bir NBA yıldızı.

Evet, biraz hafızalarımızı yoklayalım. Batı finallerinde Duncan veya Kobe’nin olmadığı en yakın seneyi kim ezberden söyleyebilir? ‘98 falan mıydı? Arada Dallas çıkıntılık yapmasa bu soruyu NBA finalleri için bile sorabilirdik!

NBA için tarihi bir dönemdi bu. Son demlerini yaşıyorlar ve biz onların kıymetini bilemedik diye üzülüyorum. Ama onlar, ölen yıldızların en görkemli ışıklarını son anda saçmaları misali son yılların en iyi performanslarını bu yıllarda gösteriyorlar.

Larry-Magic efsanesi kadar büyük bir efsaneydi bence Kobe-Duncan efsanesi. Gündemden düşen bir sporu yeniden manşetlere taşıdılar. 1 yıldız isteyen lige 2 yıldız birden verdiler. Ama birisi gururlu, kibirli bir zenci, diğeri ise soğuk, eğitimli, nerd bir zenciydi. Medya pohpohlamadı onları, beynimize kazımaya çalışmadı. Yine de, önemli olan şey, oyunları kazındı izleyenlerin hafızalarına.

Denk gelirseniz işi gücü bırakıp canlı izleyin onları. Çok fazla vakti kalmadı bu yıldız sisteminin.