Thursday, December 31, 2009

iyi seneler ORLOFTAN!

 
Herkese saglik ve mutluluk dolu, sevdiklerinizle dolu dolu gecireceginiz guzel bir 2010 diliyorum. Yeni yilin bol asistli, bol ribaundlu, az top kaybiyla dolu olmasi dilegiyle. attiginiz sutlar sayi olsun, yuzdeler dusmesin! :P 2009 yilinin sonlarinda baslattigimiz bu guzel blog ortaminda 2010 yilinda hepinizin katilimiyla ORLOFTAN ruhunu kaybetmeden iletisimimizi surekli tutmamiz dilegiyle. Ankara'ya, Istanbul'a, Izmir'e, Antalya'ya, Karabuk'e, Sarajevo'ya, Hamburg'a, Koln'e sevgi ve selamlar!!!

TFF vs. Fenerbahce


Ben kendimi bildim bileli sure gelmis bir cekismedir bu, farkli federasyon donemlerinde zirveye vurmus, farkli donemlerde durulmustur. Bugunlerde UEFA Euro 2016 turnuvasi teklif dosyasina Fenerbahce Sukru Saracoglu stadyumunun alinmamasi ile yine gundemde FB-TFF cekismesi. Bu kez FB hakli gorunuyor.

Euro 2008'e Yunanistanla beraber koyduk adayligimizi, finale kalan 3 ulke arasina girdik ama son iki oncesi elendik. Euro 2012 icin tek basimiza teklif verdik, bu kez daha ilk turda elendik! Simdi bir kez daha tek basimiza deniyoruz sansimizi, rakiplerimiz Fransa ve Italya.

Fransa ve Italya ikiser kez duzenlemisler bu turnuvayi daha once. Akillara Italya 90 ve Fransa 98 dunya kupalari da geliyor hemen yakin gecmiste. Tecrubeliler bu konuda. Biz? Biz de teklif vermekte tecrubelenmisiz son 8 yildir. iyi de bizim ulkemizde futbol adina duzenlenen buyuk organizasyonlar neler? Nefesleri kesen Liverpool Milan sampiyonlar ligi finalini kim hatirlamaz! Peki sonra? Gecen sene Shaktar ile Werder arasinda oynanan UEFA Kupasi finali. Nerede oynanmis? Fenerbahce Sukru Saracoglu stadinda. O da ne! Bu stad 15 Subat'ta teslim edilecek olan son teklif dosyasinda yer almiyor. ilginc!

Sonrasinda Aziz Yildirim ile Mahmuz Ozgener arasinda yasanan karsilikli aciklamalar ise ondan daha ilginc. Neden?

Aziz Yildirim hakli olarak serzeniste bulunuyor federasyona, bizim gibi o da anlam verememis Kadikoy'un plan disina itilivermis olmasina. Isin ilginc tarafi isefederasyonun gerekceleri:

Federasyon diyor ki: "Türkiye'nin projesine Türkiye'nin desteğini istiyoruz"
http://www.tff.org/default.aspx?pageID=285&ftxtID=8794

Sonra da diyor ki: "UEFA'nın aynı şehirde en fazla 2 statta maç oynanmasına müsaade etmesi ve final maçının oynanacağı stadyumun minimum 60 bin kapasiteli olmasının istenmesi, İstanbul'da 2 stad ile sınırlı tutulmasını beraberinde getirmiştir."

Yukaridaki cumlede gecen gerekceler tamamen yalan yanlis! Buyrun bakin 203 sayfalik turnuva yonetmeligine ve stadyumlar ile ilgili kisimlara:
http://www.uefa.com/multimediafiles/download/regulations/uefa/others/84/03/26/840326_download.pdf

Ne bir sehirde en fazla 2 statta mac oynanabilir seklinde bir ibare var ne de final macinin min. 60 bin kapasiteli stadyumda oynanmasi zorunlu! 60bin tercih edilir diyor evet ama zorunlu degil! Euro 2008'in finali 53bin kisilik stadyumda oynanmis. Euro 2004'te Portekiz'de 8 sehir 10 stadyum varmis.

Butun bunlar dusundurucu. Neden istanbul gibi 15 milyon nufuslu bir sehirde 3 stadyum olmasin? Birinde grup maclari oynanir, birinde 2 ceyrek final bir yari final, birinde de diger yari finalle final mesela!

Ayrica da daha temeli bile atilmamis stadyumlarin kriterleri saglayacagi ongoruluyor da neden varolan ve henuz 9 ay once UEFA Kupasi finaline ev sahipligi yapmis bir stadin bu kriterleri onumuzdeki 6 yil icerisinde yerine getirebilecegi dusunulmuyor. Bu cumle biraz Aziz Yildirim'in dediklerine benzedi ama yalan degil! Kaldi ki her iddiasina girerim ki istese Fenerbahce stadyumun kapasitesini artirabilir ve 60bini gecebilir.

Kissadan hisse, isin ilginci federasyonun Fenerbahce'nin ithamlarina adam gibi cevap verecegine, yanlis bigilerle gecistirmesi, "birlik beraberlik" seklinde demagoji yapip bizleri tatmin edemeyen aciklamalarda bulunmasi. Daha akla gelecek bir suru soru var, mesela:

Neden Trabzon ana listede degil de Konya ana listede?
Neden Diyarbakir ilk basta yedek listedeydi ama sonra bir anda cikti ve yerine Sanliurfa dahil olmus gorunuyor?
Neden Kadikoy en azindan yedek listede degil? Turk Telekom Arena hakkinda gectigimiz aylarda bir dizayn hatasi oldugunu ve stadin bazi yerlerinden gorus problemi oldugunu okumustum, eger ki oyle bir sorun cikarsa Kadikoy gibi bir stadin en azindan yedekler arasinda yer almasi gerektigi dusunulemez mi? Toplam 12 stadyum onerilmesi ve Kadikoy gibi UEFA Kupasi finali oynanabilecek standardlarda oldugu tartisilmaz olan bir stadyumun bu listede hic yer almamasi elbetteki oldukca dusundurucu ve sorgulanmasi gereken birsey...

Bu gibi bircok soru geliyor aklima. Ama elbette bazi seyler dusunulmus, bazilari dusunulememis, 15 Subata kadar daha sure var, elbette hersey degisebilir. Ama herseyden onemlisi uzucu olan federasyonun Fenerbahce'nin ofke dolu aciklamasina tatminkar bir cevap verememesi ve yanlis bilgilerle tum kamuoyunu etkilemeye calismasi bence...

Soylemeden gecemeyecegim Altaylidir bu Mahmut Ozgener, cit cit cekirdekcidir yani kendisi, dolayisiyla belki de fazla sasirmamak gerek...

Friday, December 25, 2009

2009 yılının sürprizleri





Sayın "Komiş" sayesinde uzun süredir yapmak istediğim ama bir türlü zahmet edip başlayamadığım "dur bi blog da ben açayım, incilerimi dökeyim de insanlık nasibini alsın" projesini hayata geçrimeyi başardım. Bu yüzden Kemal'e ve her nedense bu yazıya maruz kalmayı seçen sizlere teşekkür ederim efendim :)

Her NBA sezonu öncesinde büyük basın kuruluşlarında onlarca tahmin yürütülür takımlar ve oyuncular hakkında, her sene de biz fanlar bu tahminlerin güneşte kalmış dondurma gibi eriyip gidişini izleriz yılın ilk çeyreğinde. All Star haftası yaklaştıkça da yazarlar tahminlerinin neden tutmadığını somut (sana bakıyoruz Hollinger  ) kanıt ve istatistiklerle açıklamaya çalışırlar. Hatta bu yüzden teorik iktisatçılar ile spor yazarları arasında ciddi bir fark görmekte oldukça zorlanırım (Sn. Deniz Gökçek, Shaq basketbolu bilmiyor demişti yanılmıyorsam ).

2009 yılının son günlerine geldiğimizde, geride bıraktığımız iki aylık kısımda beni en çok şaşırtan NBA olaylarına geçelim şimdi de. Nasıl olsa benim sezon öncesi anlı şanlı tahminlerim yoktu, gönül rahatlığıyla atıp tutabilirim.

1)Houston Rockets : Evet geçen sene iyi basketbol oynadılar. 1 eski bir de mevcut bona fide all starları sakatken ve sahne ışıklarından hazzeden tek oyuncularını Lakers’ın çok iyi bir görev adamı ile “takas” etmişken onların bu kadar fazla maç kazanacğını kim tahmin ederdi ki? (Resimdeki adamı tanıyorduysanız sezon başında, bu soruya evet deme şansınız var, yoksa ikinci başlığa ilerleyin bence)

2)Greg Oden : Herkes onun sakatlık riski olduğunu biliyordu, hatta bu yaşta geçirdiği ciddi sakatlıkları düşününce en iyimser Portlandlılar bile Sam Bowie kıyaslamasını yapmadan edemiyordu. Ama o talihsiz draft günü geldiğinde, Oden “Gaspet Forever” tarafından seçildi ve ölüm fermanı imzalandı. Evet, Can’ı (Gaspet Foreverın sahibi ve benim biraderim) tanıyanlar için çok büyük bir süpriz değildi bu ama, asıl bomba bence Oden’ın önce herkesi oynayabileceğini inandırmak için 20 civarı maç oynaması ve yükselen bir performans sergilemesiydi. Sezon başında olsaydı bu sakatlık asla süpriz diyemezdik ama kader kendine yakışanı yaptı ve Can’ı umutlandırıp daha sonra ölümcül darbeyi vurdu.

3)Portland Trailblazers: Önce Andre Miller’ı kattılar renklerine (bu terimi NBA için ilk ben kullandım galiba, garip geldi...) , daha sonra NBA’in en derin 3 ve 5 numara (5 numara için Orlando ile birlikte en derin demek daha uygun sanırım) rotasyonuna sahip takımı iken bu ünvana bir de PG rotasyonunu eklediler (Blake, Bayless ve Miller’ın yanında combo guard olarak oynayan Roy). Bence tartışmasız en derin kadroya sahip takım oldular ama şu anda tüm 3 numaraları (Fernandez, Batum ve Outlaw) 5 numaraları sakat ve dakika paylaştıramadıkları birlerinin neredeyse hepsi aynı anda sahaya çıkacak. 5 numarada ise müzeden çalıp tozunu aldıktan sonra biraz yağladıkları Juan Howard var.

4)Brandon Jennings: Geçen sene Roma’da neler yaptığını yakından takip etmiştim ve bu sene iyi bir oyuuncu olacağına inanıyordum. Hatta listemde 7.-8. Sırada draft edilmek üzere bekliyordu ama sanırım kendisi dahil hiç kimse böyle bir patlama beklemiyordu. Çok tatlı bir süpriz oldu Jennings.

5)Spurs: Evet Jefferson iyi bir savunmacı değildi ama atletik ve skorer dış oyuncu eksiği olan bir takım için biçilmiş kaftan değilmiyidi? Ayrıca hücum ribaundu canavarı Blair’ı da çalmıştı neredeyse Spurs 38. Sırada (Savunmaya koşmak ve hücum ribaundu arasındaki tercihini açık ara birinciden yana kullanan bir takım için enteresan bir durumdu ama 38. Sıraya da düşünce bırakamadılar adamı). McDyess da eklenince bu senenin tek yılların uğuruna inanan Spurs için çift yılların lanetini kırma senesi olacak gibi gözüküyordu. Ama henüz takım savunmalarını oturtamadılar ve bu listede yerlerini aldılar. Yine de Spurs’u yarış kadrosundan erken çıkarmamak lazım, çok kişiyi şaşırttılar bu şekilde.

Evet biliyorum, bu sene de daha bir çok süpriz oldu, mesela Atlanta’nın wonderboy’u ( Selo’ya bir selam sarkıtalım) Josh Smithin pota altında da sayı atılabileceğini öğrenmesi gibi ama bunu başka bir yazıda ayrıca incelemek gerekir bence. Son olarak Houston’ın bu sene ne kadar iyi olacağını tahmin edip riske girerek draft eden herkese selamlar (dayanamadım kusura bakmayın)

Thursday, December 24, 2009

2016 UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası adaylığımız ve stad zeminleri..

Biliyorum, konu biraz “At şeyindeki bit” kıvamında. Yani kocaaaa bir konunun küçücük bir bölümü. Ancak ben, bu örnekten yola çıkarak önümüzdeki yolun ne kadar uzun ve zorlu olduğunu gözümüzde canlandırmaya çalışacağım.

Evet, başarısız 2008 (Yunanistan ile ortak başvuru) ve 2012 denemelerinden sonra 2016 şampiyonasını düzenlemek için aday olan 3 ülkeden biriyiz (Diğerleri İtalya ve Fransa). Başvurumuzun dış görünüşü fena değil (burada), ancak şampiyonayı düzenleyecek ülkenin belli olmasına 5 ay kala detaylar hala belli değil (Şubat 2010’da belli olacaklarmış). Yani anlayacağınız, klasik bir Türkiye tablosu: Güzel sunulmuş bir hediye kutusu ancak kutudan ne çıkacağıyla ilgili en ufak bir fikriniz yok.

Geçen gün diğer adayların durumuna bir göz attım (bkz. Wikipedia). Doğal olarak, içlerinde stadyum eksiği en fazla olan ülke biziz. Ulaşım gibi diğer altyapı eksikliklerinden hiç bahsetmeyelim zaten. Neyse efendim, elalem var olan stadlarına renovasyon çekme planları yaparken biz tam tamına 8 yeni stad yapmaya koyulacakmışız...

Tüm bunları okurken bir yandan da Fenerbahçe-Altay maçını izliyordum ama açık söylemek gerekirse gözüm wikipedia ile Şükrü Saraçoğlu’nun berbat zemini arasında gidip geliyordu.

Şimdi abiler, bizim son senelerde biri sıfırdan yapılan, diğeri de hemen hemen tamamen yenilenen 2 (büyük) futbol stadımız var: Saraçoğlu ve Kayseri Kadir Has Stadyumu. Saraçoğlu son senelerde, Kadir Has ise açıldığı günden beri zemin konusunda sıkıntılı (Resimler bu iki stada ait). Hatırlarsınız, Kayseri’de oynanan Estonya milli maçından sonra Fatih Terim’in de zemin ile ilgili sert serzenişleri olmuştu (sanki Terim’in herhangi bir konuda yumuşak bir yorumu varmış gibi..)

Fenerbahçe örneğinden yola çıkarak ulaşılabilecek “Yahu kardeşim, bu derece yerden pasa dayalı oyun oynamaya çalışan bir takımın yöneticileri nasıl olur da kendi stadyumlarının zemininin bu halde olmasına göz yumarlar” gibi detayları bir kenara bırakın, insan “Bir futbol stadyumundaki en önemli unsurlardan çim zemini 2 senedir 2 haftada bir maça dayanabilecek düzeye getiremeyen organizasyonlar 6 senede 8 tane yeni stadı nasıl tamamlayacak?” diye düşünmeden edemiyor. Tabii aynı soruyu “Bilmem kaç(?) senedir bir Seyrantepe stadyumunu bitiremeyen organizasyon 6 senede 8 tane yeni stadı nasıl tamamlayacak?” diye de sorabiliriz. Cevap değişmez: “Bi şekilde!?!”

Eh tabii.. Futbol hakkında önemsediği detaylar “o penaltı, bu ofsayt, şurada su atıldı, burada bıçak çekildi, şu küfür etti, o tükürdü, bu hakem satılmış” dan ibaret olan bir ülke için çok da şaşırtıcı işler değil bunlar.

Olur da kazayla şampiyonayı alırsak yaşanacakları hepimiz tahmin edebiliyoruz aslında: Şampiyonaya kısa süre kala UEFA bize bir ayar verecek, biz de son dakika kasışlarıyla günü kurtaran çözümler üreteceğiz,sonra da “ne müthiş organizasyon! Demek ki isteyince oluyor!” şeklinde yorumlarla kendi kendimize atıp tutacağız.

“Sonra?” mı? 2016-2017 sezonunun ilk haftasında Erman efendi yine çıkacak, futbolig tv’nin o seneki icadı “hıyaro” ile tespit edilmiş pozisyonlara “Ahmet 3.52 cm ofsayt, yani ‘çük farkıyla’ (uygun el hareketini de ekleyerek) Şansal hocam”, “Mehmet’in sol ayağı Hasan’ın sağ ta..ağını teğet geçmiş, yani bariz penaltı” vs. diyecek.

Demem odur ki: Hadi şampiyonayı aldık, stadları yaptık.. e hadi ulaşımı ve konaklamayı da “bir şekilde” çözdük.. Maçlara 1 hafta kala tüm stadlara Hollanda’dan çim getirdik.. “Bak UEFA’cı amcalar kızıyor” diye seyircilerimizi de sahaya birşey atmamaları konusunda uyardık (Yerel maçlarda atsınlar, problem değil..). Yani görüntüyü kurtardık..

..Peki UEFA’cı amcalar şampiyona sonrası pılı-pırtılarını toparlayıp gittikten sonra, yani bizbize kaldıktan sonra nelerden bahsediyor olacağız? Erman hoca’nın “Fırıncı kürekleri”nden mi? Yoksa okul-spor kulübü ilişkileri, sporcuların fiziksel-zihinsel eğitimi, klüplerin altyapılarındaki sorunlar, İstanbul-Ankara-İzmir haricindeki illerimizdeki çim sahalarımızın sayısı ve durumları gibi futbolumuzun gerçek problemlerinden mi?..

İşte bütün mesele budur..

Wednesday, December 9, 2009

Spor Servislerinin Baska Derdi-yok mu? Sinan Bolat'i haber yapin!

Eren Derdiyok kimdir? Kime Ne!

Sinan Bolat kimdir? Ne yapar?
Merak eden yok nedense. Bilmek lazimmis.
yuru be kocum. tuylerim diken diken oldu resmen...
Bugune kadar bilemedik, ozur dilemek lazim kendisinden. Onun haberlerini yapacagimiza Mesut Ozil'in Eren Derdiyok'un haberlerini yaptigimiz icin.

21 yasinda genc bir kaleci Sinan Bolat. A milli takimimizin 3. kalecisi! Belcika liginde 6. sirada bulunan Standard Liege'in kalesini ligde 15 kere, sampiyonlar liginde 6 kez korumus. Dun aksam oynanan maclarda da 90+5'te AZ Alkmaar'a attigi golle takimini UEFA Europa Ligi'ne tasidi. Ama nedense NTVSPOR "iste son biletler" diye haber yapiyor, Standard'in grubuna son sirada yer veriyor haberin taaaa altlarinda da Sinan gecenin kahramani oldu falan diyor. Neden "Sinan Gecenin Kahramani" baslikli ayri bir haber yok merak ediyorum. Neden Alman vatandasi Mesut Ozil'e (benim icin Klose'den farki olmayan Ozil) ozel haber var da Sinan'a yok?

Son bir kac haftadir gunduzleri ofiste calisirken ntvspor radyo'yu dinliyorum. Guzel programlar, guzel yorumlar, goruntulerini izleyemedigim mac ozetleri, NBA maclari icin bahis kuponlari yapanlar vs vs. Ama 2008 Avrupa futbol sampiyonasi gectiginden beri yazili basinda gordugum ve beni cok rahatsiz eden bir konunun televizyon ekranlarina ve radyolara da yansidigini farkettim.

Bakiyorum TV'de altyazi Alman ligi skorlari geciyor, B. Munich: 3 - B. Dortmund: 2, Stuttgart:1-Wolsburg:1, Bayer Leverkusen:2 Koln:0 (Eren Derdiyok 1 gol 1 asist), Werder:1 Hamburg:0 (Gol Mesut Ozil Dk.59)

Bakiyorum NTVSPOR'da haber, "Mesut Ozil yilin en iyilerine aday"

vs, vs. Yahu bize ne Mesut Ozil'deeeen, bana ne Eren Derdiyok'tan? Adamlar Turk mu? Degil! Biri Alman, biri Isvicreli.

"Philip Lahm yilin en iyilerine aday" diye haber yapiliyor mu Turk gazetelerinde? 100'lerce aday var, aralarinda bi Turk olsa da onun haberini yapsalar, tutup arasindan Mesut Ozil'i cikarip cekmenin bi anlami var mi?

Alman liginden skorlar altyazida gecerken Bayern'in golunu Olic mi atmis Van Bommel mi atmis yaziyor mu? Hayir! O zaman neden Eren Derdiyok bilmem kac dakika oynadi diye haber dinliyoruz biz. Bana sorarsan ha Frei, ha Derdiyok, ha Lahm ha Ozil!

Bizim ulkemizi bizim milli takimimizi secmemis adamlarla vakit kaybedecegimize kendi ulkemizin oyunculariyla ilgilensek, onlara biraz daha fazla deger versek sizce de daha iyi olmaz mi?

Tuesday, December 8, 2009

Orloftan'da Herkes Birer Yazar!

Arkadaslar,

Maksat muhabbet olsun, ben vaktim ve firsatim oldukca buraya birseyler yazmaya basladim. Orloftan Blog'da hepinizin birer admin oldugunu ve hepinizin yazi yazabildigi gibi blog icinde her turlu oynamayi da yapabileceginizi belirtmek isterim.

Aklimda yazacak seyler var ama bugun vakit yok. Sonraya kalsin artik...

Biraz da sizlerin yazilarini gorelim!

Monday, December 7, 2009

Sabreden Dervis (Tuncay) Muradina Ermis! (mi?)


Hocalar Tuncay Stoke City formasiyla ilk kez ilk 11'de sahaya cikmis gectigimiz hafta sonunda. Bunlarin teknik direktoru Tony Pulis'in Tuncay'i gecen ay oynanan bir macta oyuna aldiktan 7 dk. sonra takimin 10 kisi kalmasi ile birlikte yeniden oyundan cikarttigini eminim duymussunuzdur. Bir teknik direktor neden yorgun olan diger forveti cikarmaz da oyuna yeni aldigi zinde forveti cikartir, hem de takim 10 kisi kalmisken ve kosan adama ihtiyac varken. Demek ki Pulis'in farkli dusunceleri var.

O gun bu gundur oynamayan Tuncay Arsenal deplasmaninda ilk 11'e cikivermis. Acaba Pulis'in yine baska dusunceleri mi var? "Gecen sene oldugu gibi 4 yersek Arsenal'den sucu Tuncay'a atarim" demis olabilir mi? Bilinmez. Ama Sorensen bi penalti kurtarmis ve cok basarili bir mac cikarmis okudugum kadariyla.

Bir Arsenal'linin blogunda Tuncay icin soyledikleri ise cok sasirtici:

"Tuncay Sanli spent the entire night spitting on the pitch and running into offside positions."

http://bigfourza.wordpress.com/2009/12/06/back-on-track-i-think/

Eh be Tuncay tukurmesen de soyle bi imaj cizmesen olmaz sanki... Gollerini bekliyoruz.

Sunday, December 6, 2009

Volkan eski gunlerine mi donuyor?

Bakiyorum da Volkan Daum'un geri donmesiyle birlikte eski formda gunlerine donmeye baslamis...

Gecen hafta Kasimpasa'dan yedigi golu gordum, tam bir Volkan klasigi oldu... Disari cikacagini bildigi topu tutmaya kalkti tutamadi, Gokhan Gulec cantada keklik gol atti...

Bu hafta ilk golde Eskisehirspor korner atiyor, Volkan ne on direge ne arka direge adam koymadigi gibi Adem'in domi-volesine de eski zamanlarda oldugu gibi sadece bakiyor. Eskiden golleri yedikten sonra da takim arkadaslarina hep "Hay ben sizin ..." hareketi yapardi iki eliyle...

Ikinci golde ise eski zamanlardan kalma zayif reflekslerinin kurbani olmus garibim. Ama bi kaleci bu kadar da hantal olmamali, pardon soyle diyeyim, Fenerbahce gibi ust duzey mucadele eden bir takimin kalecisi bu kadar hantal olmamali bence. Sizce?

BJK fazla galibiyetin rehavetine girdi, FB ile GS kredilerini fazlasiyla harcadilar, o da ne Kayserispor lider oluvermis. Garibim Tolunay Kafkas demek ki adam gibi bir golcu bekliyormus iki sezondur...

Herseyi gectim de o boyundaki nedir be Volkan, tribini yerim senin...

Friday, December 4, 2009

CP3 is Back!

Bosuna ilk tur ilk sirada secmedik heralde Chris Paul'u. Sakatliktan dondugu ilk macta 38 dakika, 16 sayi, 15 asist, 6 ribaund ve 8 top calmalik super bir performans sergiledi adamim. O boyuyla bir de blok yapmis hem de 7'0'' lik pivot Ryan Hollins'e. Aslanim CP3. Bu arada biz Ozlem ile New Orleans'in maclarinin oynadigi salona 15 dakika yurume mesafesi bir yere tasiniyoruz yarin. Arada sirada CP3'yi izlemeye gideriz artik...

Bu arada Ersan'in erken faul problemi durumlari da sinirlerimi fena germeye basladi... :(

Hadi bakalim herkesin sakatlarinin biran evvel duzelmesi dilegiyle...

Thursday, December 3, 2009

Sakatlar elde patliyor yine...


Yeni bir sezon, yeni orloftan lig, yeni sakatlar, yeni bas agrilari :)

Blog'umuza rotowire'in NBA fantezi mufettis gadget'ini ekledim. son sakatlik haberleri artik burada arkadaslar! draftimizin ilk tur ilk sirasinda sectigim Chris Paul halen daha sakat, Eric Gordon sakat, Kirilenko sakatlandi, Louis Williams tam costu diyodum, o da sakatlandi, bi de Iverson cikti basima... :) yani bu sakatliklardan yine kurtulamiyorum her sezon oldugu gibi... Soyle bir bakiyorum da bi Selim'de bi de bende var 3 tane Kizilay uyesi!

Ligimizin sayfasina girdiginizde Standings'in yaninda All-Time yaziyor, oraya tiklayinca goruyorum ki paso ucuncu olmusum, bu sezon da ucuncu olursam sasirmam!

Wednesday, December 2, 2009

Besiktas'in (Delgado) cani can Ankaraspor'unki (De Nigris) patlican!

Burada ayni zamanda sporda yasanan gunluk gelismelerle ilgili dusuncelerimizi de kaleme alalim paylasalim diyorum. Mesela ilk konu olarak rahmetli De Nigris'i sectim.

Gectigimiz gunlerde hayata gozlerini yuman De Nigris'in saglik problemleri sezon basinda boy gosterince Ankaraspor federasyona basvurarak yabanci kontenjaninda ek bir kisilik yer istemis. Federasyon yonetmeliklere aykiri demis vermemis.

http://www.tff.org/default.aspx?pageID=285&ftxtID=8484

Bakin haberde ne diyor:
"""
TFF'nin "Profesyonel Futbolcuların Statüsü ve Transferleri" talimatı 2009-2010 sezonu için ilan edilen hususlar genelegesi hükümleri gereği, böyle bir "kontenjandan düşürmek" işlemi hiçbir kulübe uygulanmadığından uygun görülmemiştir. Kaldı ki Türkiye Futbol Federasyonu talimat ve hükümlerinde "sözleşme dondurulması/ askıya alınması" gibi uygulamalar bulunmamaktadır.
"""

Ama sezon basladiktan kisa bir sure sonra Besiktas'in ayni istegi olumlu karsilanmadi mi ve Delgado'nun sozlesmesi askiya alinip Tabata transferinin onu acilmadi mi?
Bakiniz Besiktas'in kadrosunda su anda 9 yabanci bulunuyor.:

http://www.tff.org/default.aspx?pageID=438&kulupID=3590

1-Holosko(SVK),2-Ernst(GER),3-Bobo(BRA),4-Delgado(ITA),5-Ferrari(ITA),6-Fink(GER),
7-Tello(CHI),8-Tabat(BRA),9-Sivok(CZE)

Boyle birsey nasil oluyor? Var mi aciklamasi olan?

Sozun ozu Besiktas'in cani can Ankaraspor'unki patlican mi? Hos TFF'nin Ankaraspor'a ettikleri ortada ama De Nigris-Delgado konusunda cifte standard yok mu sizce?

Orloftan Blog'a Orloftan Lig 2009 ile donus...

Arkadaslar,

Orloftan blogumuza geri donus yapmaya karar verdim. Neden diceksiniz? icimizdekiler kalmasin diye! mesajlarimizla, yorumlarimizla burada cosalim diye.

bundan sonra aklima geleni, NBA'de gorduklerimi vs vs yazacagim. ayni zamanda basketball.fantasysports.yahoo.com'daki orloftan ligimizin son yillardaki vazgecilmez komisyoneri olarak arada sirada bir takim tuyolar vereyim diyorum, mesajlara sizlerden gelen yorumlar sayesinde de hep beraber bilgi alisverisinde bulunmus oluruz!

Kemal